

Benim 533 Çocuğum Var
Québec’ten çıkan bu renkli komedi, vaktiyle bağışladığı spermlerden 533 kadar çocuk doğduğunu yeni öğrenmiş olan orta yaşlı bir dalgacıyı konu alıyor. Üstelik çocukların birçoğu, varlıklarına sebep olan kişiyle tanışmak üzere kliniğe dava açıyor. David tam hayatını kontrol altına almaya karar vermişken hayatı düşündüğünden çok daha karmaşık bir hal alıveriyor. Sperm bağışlamak belli ki onun tek yeteneği ve namlı bir boğaya göndermeyle kendisine “Starbuck” diye bir lakap bile takılmış. Bu gelişmeler üzerine, arkadaşı olan sakar avukatın yardımıyla, kimliğini gizli tutmak üzere harekete geçiyor. Ancak kim olduğunu açık etmeden çocuklarıyla buluşmaya da başlıyor. Bu kadar çocuk varken, çeşitlilik kaçınılmaz oluyor elbette...
Québec’ten çıkan bu renkli komedi, vaktiyle bağışladığı spermlerden 533 kadar çocuk doğduğunu yeni öğrenmiş olan orta yaşlı bir dalgacıyı konu alıyor. Üstelik çocukların birçoğu, varlıklarına sebep olan kişiyle tanışmak üzere kliniğe dava açıyor. David tam hayatını kontrol altına almaya karar vermişken hayatı düşündüğünden çok daha karmaşık bir hal alıveriyor. Sperm bağışlamak belli ki onun tek yeteneği ve namlı bir boğaya göndermeyle kendisine “Starbuck” diye bir lakap bile takılmış. Bu gelişmeler üzerine, arkadaşı olan sakar avukatın yardımıyla, kimliğini gizli tutmak üzere harekete geçiyor. Ancak kim olduğunu açık etmeden çocuklarıyla buluşmaya da başlıyor. Bu kadar çocuk varken, çeşitlilik kaçınılmaz oluyor elbette...
Türler

Sarah-Jeanne Labrosse
Julie

Antoine Bertrand
Avocat

Dominic Philie
Frère sombre

Patrick Huard
David Wozniak

Julie Le Breton
Valérie

Igor Ovadis
Père de David

Marc Bélanger
Frère sympathique

David Michaël
Antoine
Benzer İçerikler
(12)
Echo Base

Mahallenin Bazı Kedileri
Hanımefendi 50li yaşlarda, insanlardan izole bir halde hayatını sürdüren bir kadındır. Her gün aynı saatte evden çıkıp, parktaki kedileri besliyordur. Bir gün eve dönerken Bahadır’ın arabası Hanımefendi’ye çarpacakken durur. Bahadır 26 yaşında, memurluğa yeni atanmış genç bir adamdır. Panik atak hastasıdır ve olası heyecan durumlarında atağa geçiyordur. İkilinin yolu o gün kesişir. Bahadır ertesi gün işe arabayla gitmek ister fakat arabayı yerinden hareket ettirdiği esnada öndeki araca çarpar, panikler ve olay yerinden uzaklaşır. Bahadır’ın çarptığı araç bir komisere aittir. Hanımefendi bunu görür ve olayın peşine düşer. Bahadır yeni memurluğa adım atmışken bu durumun siciline işlemesinden korkar ve Hanımefendi’yi şikâyetlerinden vaz geçirmeye çalışır.

Persona
Dönemin en gözde tiyatro oyuncusu güzeller güzeli Elisabet Vogler (Liv Ullmann), önemli bir piyes sırasında aniden susar. Şaşkına dönen insanlar ne olup bittiğini anlayabilmek için ellerinden geleni yapsalar da Vogler konuşmamaya devam eder. Son çare olarak bir kliniğe yatırılan kadın burada da dilsizliğine devam eder. Bedeninde tıbbi olarak hiçbir problem bulunamayan Vogler, doktorun tavsiyesiyle gözlerden uzak bir yazlığa gönderilir. Vogler’a genç bir hemşire olan Alma (Bibi Andersson) eşlik eder. Yazlıkta da Vogler'in ağzını bıçak açmaz. Vogler sustukça Alma konuşur. Alma saatlerce, günlerce kendi hikayesini anlatır. Sonunda meydana gelen şey ise psikoloji biliminin en ilginç vakalarından birini oluşturacaktır.

કસૂમ્બો

Ölümcül Mektuplar
11 Eylül'den günler sonra, ölümcül şarbon sporları içeren mektuplar ABD'de paniğe ve trajediye yol açtı. Bu belgesel, müteakip FBI soruşturmasını takip ediyor.

QUICKSAND

Little Jar

Kara Şövalye
Batman, Teğmen Jim Gordon ve Bölge Savcısı Harvey Dent’in yardımlarıyla, şehir sokaklarını sarmış olan suç örgütlerinden geriye kalanları temizlemeye girişir. Bu ortaklığın etkili olduğu açıktır, ama ekip kısa süre sonra kendilerini, Joker olarak bilinen ve Gotham şehri sakinlerini daha önce de dehşete boğmuş olan suç dehasının yarattığı karmaşanın ortasında bulurlar.

The Despaired

হুব্বা

Seni Gidi Seni
İstanbul'un Bayrampaşa semtinde geçen film, semtin kendine özgü lügati, dostluğu ve vefasını sonuna kadar hissettiriyor. Gençliğini seklerde yaşamış, seksenlerin mahalle kültürüyle yoğrulmuş insanların günümüzde geçen heyecanlı komik öyküsü...

İran'dan, Bir Ayrılık
Mart 2012'de Asghar Farhadi'nin İran filmi "Bir Ayrılık" En İyi Yabancı Film Oscar Ödülü'nü kazandı. İran halkı için bu bir sinema ödülünden daha fazlasıydı. İran'a yaptırımlar ve savaş tehditleri dünya manşetlerinde yer alırken Farhadi, sahnede İran'ın barış sevgisinden ve İranlıların zengin kültüründen bahsetti. Bu kez İranlıların sesi hükümet yetkilileri dışında biri tarafından duyuruldu. Bu belgesel, İranlıların bu Oscar ödülüne verdikleri tepkileri göstermenin yanında bugünkü İran toplumuna genel bir bakış sunuyor.