Yükleniyor...
Yükleniyor...
32 yaşındaki Lorelai ve 16 yaşındaki kızı Rory, Stars Hollow adlı bir kasabada yaşamaktadırlar. Lorelai, Rory’ye hamile kalıp da kızını yalnız büyütme kararı aldığında henüz 16 yaşındaydı. Bu karar, aristokrat ailesinde deprem etkisi yaratmıştı. Lorelai, yıllarca tek başına ayakta kalmayı başarmıştır. Kızı Rory’nin ünlü Chilton Okulu'na kabul edilmesiyle belki de ilk kez çaresiz kalmıştır ve yüksek okul ücretini bulmak için ailesinin kapısını çalar. Lorelai, geçmişinde yaptığı hataları kızının da tekrarlamaması için elinden geleni yapar. Aralarında çok güçlü bir ilişki vardır. Çok iyi iki arkadaştırlar ve birbirlerine çok benzemektedirler. Stars Hallow’un ‘sakinleri’ için söylenebilecek tek söz, hepsinin ‘seçmece’ insanlar olduğu. Bu kasabada oturan herkesin bir hikayesi vardır.
32 yaşındaki Lorelai ve 16 yaşındaki kızı Rory, Stars Hollow adlı bir kasabada yaşamaktadırlar. Lorelai, Rory’ye hamile kalıp da kızını yalnız büyütme kararı aldığında henüz 16 yaşındaydı. Bu karar, aristokrat ailesinde deprem etkisi yaratmıştı. Lorelai, yıllarca tek başına ayakta kalmayı başarmıştır. Kızı Rory’nin ünlü Chilton Okulu'na kabul edilmesiyle belki de ilk kez çaresiz kalmıştır ve yüksek okul ücretini bulmak için ailesinin kapısını çalar. Lorelai, geçmişinde yaptığı hataları kızının da tekrarlamaması için elinden geleni yapar. Aralarında çok güçlü bir ilişki vardır. Çok iyi iki arkadaştırlar ve birbirlerine çok benzemektedirler. Stars Hallow’un ‘sakinleri’ için söylenebilecek tek söz, hepsinin ‘seçmece’ insanlar olduğu. Bu kasabada oturan herkesin bir hikayesi vardır.
Rory Gilmore
Lorelai Gilmore
Lane Kim
Luke Danes
Kirk Gleason
Sookie St. James
Paris Geller
Michel Gerard
Güney Afrika'nın bu türdeki ilk flört programında, baştan çıkarıcı durumlarla ve amansız bir yalan makinesiyle karşılaşan altı çiftin ilişkileri büyük bir sınavdan geçiyor.
Kore'nin gözlerden uzak ragbi dünyasında, hepsi de şampiyonluğa uzanmak için rekabet eden yedi takım; güç, strateji ve ekip çalışmasının öne çıktığı amansız bir mücadele veriyor.
2. Dünya Savaşı'nı anlatan en başarılı TV dizisi olarak gösterilen Kardeşler Takımı, askerler arasındaki görev duygusu, dostluk, güveni son derece etkileyici sahnelerle sergileyen bir cesaret öyküsü. Band of Brothers / Kardeşler Takımı, tarihçi ve biografçı Stephen Ambrose tarafından yazılan aynı adlı romanından uyarlanan, II. Dünya Savaşı temalı, 10 bölümlük televizyon dizisi serisidir. Ortak yapımcılığını, Akademi Ödüllü Er Ryan'ı Kurtarmak filminde beraber çalışan Steven Spielberg ve Tom Hanks üstlenmiştir. Dizi, II. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunun 506. Alay'ın 101. Hava Gücüne bağlı Easy Bölüğü askerlerinin yaşadıkları tecrübeler esas alınarak kurgulanmıştır. Dizi, öncelikle askerlerin temel eğitim aldığı Georgia'daki Toccoa kampından başlamıştır. Devamında ise Normandiya Çıkarması, Operasyon Market Garden ve savaşın sonunda doğru gerçekleşen Bastogne Savaşı ile sona ermiştir. Dizideki olaylar Ambrose'nin Easy Bölüğünden hayatta olanlar ile gerçekleştirdiği bire bir röportajlar ile şekillendirilmiştir. Ayrıca savaş sonrası hayatta kalmayı başaran askerlerin yazdıkları kitaplardan da yararlanılmıştır.
Seks Oyunları ayrıcalıklı bir öğrenci grubunu konu alıyor. Caroline ve Lucien, bu zalim sosyal hiyerarşinin tepesinde kalmak için her şeyi yapmaya kararlıdır. Yunan birlikleri kültürünün tehlikeye girmesine sebep olan acımasız bir taciz olayından sonra, güç ve itibarlarını korumak için her şeyi yapacaklardır, hatta buna ABD Başkan Yardımcısı'nın kızı Annie Grover'ı baştan çıkarmak da dâhildir.
New Jersey'deki bir Amerikan-İtalyan mafya ailesinin babası olan Tony Soprano'nun ve Soprano Ailesi'nin diğer fertlerinin hayatlarından kesitler sunan dizi, toplamda 86 bölüm yayınlanmış, kazandığı ödüller ve aldığı olumlu eleştirilerle adını "gelmiş geçmiş en iyi diziler" arasına yazdırmıştır.
Amerika’nın 26. büyük şehri, Maryland eyaletinin ise en büyük şehri Baltimore’un yaşamadan bilemeyeceğiniz hikayesini izlemeye hazırlanın. Çünkü TV’da hikaye anlatıcılığının öncüsü The Wire, hafızalardan kazınması imkansız bir destan yazmaya geliyor. Özel bir programın uygulandığı bir hapishanede yaşananları konu edinen OZ ve mafya kavramının üç-beş silahlı adamdan çok daha başka anlamlara da geldiğini cesurca anlatan The Sopranos, HBO’nun o tarihe kadar çıkardığı en başarılı, en sıradışı yapımlardı. Bu iki dizinin başarısının üzerine yapım şirketi, ‘bağımsız ve kaliteli yayın’ ilkesini benimsediğini anlatabilmek için yeni bir dizi arayşına girişti. İşte tam da bu sırada 2000 yılında aynı adlı kitabını mini diziye uyarladıkları The Corner’ın yaratıcısı David Simon yepyeni bir projeyle kanalın kapısını çaldı. İlk sözleri de “Bunun bir polis-suçlu kovalamacası olmayacağına yemin ediyorum. İlk bakışta öyle görünecek. Ama bir Baltimore hikayesi olacak”tı. The Corner nasıl konusunu gerçek insanlar ve gerçek mekanlara dayandırıyor ama ‘köşe’deki uyuşturucu ticareti fonunda karakterlerin öykülerini anlatıyorsa The Wire da suç, suçlu, adalet, adalet mekanizmaları, kentsel dönüşüm, siyasi otorite ve öteki kavramları üzerinden Baltimore’un yaşam dinemiklerini ve Baltimore’da var olma şekillerini göz önüne seriyor. İyiyle kötünün ayrımına varmakta zorlanacağınız, her sezonunda varoşlardan eğitim sistemine, büyük suç örgütlerinden, dolandırıcı sendikalara Baltimore’un farklı bir köşesine keşfe çıkacağınız The Wire, HBO’nun itibarını artırmanın yanı sıra TV dünyasına da gerçekçilik, görsel hikaye anlatımı ve sosyal eleştiri gibi kavramlar kazandırdı.